1. Anasayfa
  2. Sağlık

Akciğerler Nasıl Çalışır?

Akciğerler Nasıl Çalışır?
0

Akciğer, solunum, sadece soluk alıp verme değil, besinlerdeki enerjiyi açığa çıkaran, çok daha karmaşık bir süreçtir. Solunum, yani soluk alıp verme (havalandırma) ve oksijen alıp karbondioksit verme (gaz değişimi), kuşkusuz göğüs, akciğerler ve damarlarda yer alır, ama enerjinin açığa çıkması hücre düzeyinde meydana geldiği için, bedenin bütün öteki bölümlerini de içerir. En geniş anlamda solunum, canlı madde kimyasının en önemli yönlerinden biridir.

Akciğerlerin Yapısı

Bedene sürekli olarak oksijen sağlanması, dirimsel önem taşır: oksijensiz kalırsak, hızla bilincimizi yitirir, ölürüz. Beden yüzeyi, milyonlarca hücreye gerekli yakıt maddesi, oksijenin tümünü soğurmak için çok küçük olduğuna göre, insan ve öteki gelişmiş hayvanlar, bedenleri içinde özel bir solunum yüzeyi geliştirmişlerdir. Bu yüzey, akciğerlerin iç yüzeyini örten zarlardan oluşur ve 70 m ’ye varan çok geniş bir alanı kapsar (tüm beden yüzeyinin 40 katı).

Bu iç yüzeyin başka bir özelliği de, hep nemli kalması ve dış etkenlerden, bakterilerden, mantarlardan ve öteki organizmaların zararlarından korunmuş olmasıdır. Bir kâğıt inceliğinde ve ince çeperli kılcal damarlar ağı ile sarılmış olan akciğerlerin bu iç yüzey örtüsü, oksijeni soğurarak kandaki hemoglobine hızla iletir.. Ayni zamanda, hücre metabolizmasının artık maddesi karbon dioksit, kandan akciğerlere atılır.

Ortalama 1 kg ağırlığındaki akciğerler, doğumdan hemen sonra’ sünger gibi yumuşak, gül pembesi rengindedir. Ama daha sonraki yıllarda koyulaşarak koyu gri, hatta siyah olur. Nemli göğüs zarı ile örtülmüş akciğerler derin göğüs boşluğunu ona uyacak biçimde doldururlar. Sağ akciğer üç lobdan, biraz daha ufak ve kalbe yer bırakmak için bir yanı girik olan sol akciğer ise, sadece iki lobdan ibarettir.

Ağız ve boğazda ısınarak süzülen hava, yutak (boğaz) gırtlak, soluk borusu ve bunun dalları olan sağ ve sol ana bronşlar yoluyla akciğerlere girer. Bu iki ana bronş, akciğerler içerisinde önce daha küçük bronşlara, sonra da solunum ağacının en ince dalları olan bronşçuklara ayrılır. Bunların da her biri, hava kesesi boruları kanalları denilen kanallara ayrılır ve hava keseciklerinde sonlanırlar.

Akciğerler Nasıl Çalışır?

Asıl gaz değişimi, mikroskopik üzüm salkımları biçiminde akciğerlerin derinliğinde yaralan bu içi boş hava keseciklerinde olmaktadır. Akciğer atardamarının kılcal damarları, hava keseciklerini bir ağ gibi sarar ve kirli kanı ince yüzey zarına yaklaştırır.

Hava kesecikleri, ince bir sıvı tabakası salgılayarak, yayınma için gerekli düşük yüzey gerilimli ortamı hazırlarlar. Böylece yeniden oksijenlenmiş kan, bedenin her tarafına pompalanarak hücrelere gerekli yakıt maddesi olan oksijeni götürmek üzere akciğer toplardamarları yoluyla kalbe döner.

Soluk alma sırasında göğüsün genişlemesi, diyaframın (kubbeli biçimden çökük biçime geçmesine neden olarak) ve yukarı aşağı sallanan göğüs kafesi kaslarının kasılması ile gerçekleşir.

Göğüs genişleyince, akciğerler de genişleyerek, oylumları arttığından, içlerindeki havanın yoğunluğu azalır ve bir düşük basınç alanı oluşur. Ciğerlerde yeniden normal basınç sağlamak için hava, hızla soluk borusundan içeriye girer. Diyafram ve göğüs kafesi kasları gevşer ve akciğerler göğüs boşluğuyla birlikte eski durumlarına dönerler. Ciğerler daralırken içlerindeki havanın bir kısmı soluk borusundan dışarı atılır.

Normal bir soluk almada (4 – 6 saniyelik aralarla) akciğerlere 0,5 litre hava girer. Bu havanın yaklaşık 1/3’ü bronş ve bronşçuklarda kalır ve ancak geri kalanı hava keseciklerine ulaşır. Aynı şekilde, bir soluk verme sırasında akciğerlerden kabaca 0,5 İt hava çıkarırız. Ancak, her zaman ciğerlerde kalan 1-1,5 litrelik yedek havayla, akciğerlerin büsbütün havası? kalmaması sağlanır.

Normal olarak, dinlenme halindeki erkekte soluk alma sayısı dakikada 15 -16, kadında 18, çocukta yaşı ne kadar küçükse o kadar fazladır. Çok fazla bedensel çaba gösterildiğinde solunum sayısı 30’a, 40′a, hatta daha yükseğe çıkabilir.

Hava bir kez hava keseciklerine ulaşınca, hava içersindeki oksijen kana karışır ve karbon dioksit de kandan hava keseciklerine geçerek, beden dışına atılır. Asıl görevi (hücre yakıtıyla artık madde değiş tokuşu) dışında, gaz değişimi, kan asiditesinin uygun bir düzeyde tutulmasını sağlar.

Solunum hızını düzenleyen, kanın asidite derecesidir. Eğer solunum çok yavaş ise, karbon dioksit birikerek kanın hafifçe asitleşmesine neden olacaktır. Kan asiditesindeki bu değişiklik, beynin soğan iliğindeki ve bedenin öteki yerlerindeki özel hücreler tarafından saptanır. Ve buralardan verilen sinyaller de, solunumun derinliğini ve sıklığını artırır. Böylece kan asiditesi de normal düzeye indirilmiş olur.

Kabakulak Nedir? Kabakulak Belirtileri

Havanın Temizlenmesi

Solunum yolları, soluduğumuz havanın kirliliği ile baş edebilmek için kendine özgü temizleyici bir sistem ile donatılmıştır. Üst solunum yollarında bir filtre görevi yapan tüyler (bronş ve bronşçukları örten incecik kıllar) devamlı çalışarak hücre artıkları ve yabancı cisim parçacıkları ile yüklü müküsü yukarıya, boğaza doğru sürüyüp götürürler (bu balgam yutulur ve mide yoluyla atılır).

Mikropları da içine alan daha büyük parçacıklar, aşırı müküs salgılanmasına neden olur. Hem öksürük, hem de hapşırma refleksleri bu parçacıkları içeren müküsün hava yollarından dışarı atılmasına yardımcı olur. Solunum yollarının sonlandığı hava kesecikleri ise gezici fagositler (toz parçacıkları ve bakterileri yutan çöpçü beyaz kan hücreleri) ile temiz tutulur.

Bu Yazıya Tepkiniz Ne Oldu?
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    alk_l_yorum
    Alkışlıyorum
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    d_nceliyim
    Düşünceliyim
  • 0
    _rendim
    İğrendim
  • 0
    _z_ld_m
    Üzüldüm
  • 0
    _ok_k_zd_m
    Çok Kızdım
İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir