Ergenlik Nedir?
0

Ergenlik, yani 12 ile 20 yaş arasındaki dönemin başlangıcı cinsel hormonların ortaya çıkardığı fiziksel değişikliklerle kendini belli eder. Bu fiziksel değişikliklere, ruhsal değişiklikler eşlik eder. Ergenlik öncesi çocukların çoğunun başlıca ilgisi, kendi cinsinden olanlara dönüktür.

Erkek çocuklarla çeteler oluştururlar; kızlar, başka kızlarla fısıldaşıp gülüşürler. Ergenlik ilerledikçe her cins, karşı cinse daha çok ilgi duymaya ve o cinsten olanlara daha çok hoşgörü göstermeye başlar.

Ancak, hem erkek hem de kız çocuklar, kendi cinsinden hayranlık duydukları daha büyük çocuklara bağlanmayı sürdürürler. Öğretmenlere duyulan geçici tutku yada sporculara ve hafif müzik sanatçılarına taparcasına hayran olma, onların yaşamında önemli bir işlevi yerine getirir (Bk. en sağdaki fotoğraf).

Bu tür insanlar, büyümekte olan erkek ve kız çocuklar için birer örnek yerine geçip, onların erişkin olmayı öğrenmelerine yardımcı olurlar . Böylece aile dışından büyük insanlar, çocukluk döneminin başlarına egemen olan ana-babanın yerini alırlar. Ancak çoğunlukla ergenlik dönemi kahramanlarının kendileri de birer ergen olduklarından her zaman iyi örnek sayılmazlar.

Ergenlik Başlarında Fiziksel Değişiklikler

Ergenliğin başları, her iki cinsin de bedenlerinde yer alan değişikliklerden kaygılandıkları bir dönemdir. Kızlar bazen beden biçimlerinden utanır ve âdet görme düzensizliklerinden tedirgin olurlar . Erkek çocuklar genellikle üreme organlarının yaşıtlarınınkinden daha kötü geliştiğini düşünüp üzülürler.

Hem kız hem de erkek çocukların gelişme hızları ve aşamaları birbirinden farklı olduğundan, daha geç gelişenler kolayca kendilerinde bir bozukluk olduğu kaygısına kapılabilirler. Bu kaygı genellikle hastalık kuruntularıyla maskelenir ve ergenlerin çoğu kendilerinde verem, kanser gibi bir hastalığın olup olmadığını araştırırlar.

Her iki cinste de cinsel hormonların meydana getirdiği tatsız yan etkilerden biri, sivilcelerdir. Göğsü, sırtı ve yüzü etkileyebilen bu çirkin deri rahatsızlığı, özellikle yüzde görüldüğünde utangaçlığı artırabilir.

Yüzlerinde sivilce olanlar, haklı olarak, yaşıtlarının kendilerini pek çekici bulamayacaklarından korktukları gibi, bazen sivilcenin ilk cinsel deneylerinin bir işareti yada cezası olduğunu da düşünürler. Sivilce, hekim tedavisi gerektiren ergenlik şikayetlerinden biridir.

Bu yaştaki çocukları genellikle üzen bir başka neden de, şişmanlıktır. Şişmanlığa hiçbir zaman büyüyünce geçecek bir çocukluk tombulluğu olarak bakılmamalıdır.

Çünkü bu yaşlarda görülen şişmanlık, genellikle kalıcı olur. Ayrıca şişmanlık, bazen, kaygı ve bunalımın belirtisi de olabilir. Bu da, tıpkı sivilce gibi, genellikle önemsenmeyen fiziksel bir yetersizliktir ve kesinlikle düzeltilmesi gerekir.

Toplumsal Beceriksizlik ve Göstermecilik

Ne olursa olsun ergenlik, bir toplumsal beceriksizlik çağıdır. Ne çocuk ne de büyük olmak, zor bir durumdur. Bazı ergenler aşırı utangaç olur, her türlü toplumsal ilişkiden kaçarlar. Ötekiler ise saldırgan birer göstermeci olup taşkın giysiler ve garip saç biçimleriyle  artık özgür olduklarını belirtmeye çalışırlar.

Günümüzün Batı toplumlarında ergenlik çağındaki çocukların daha çok parası olduğundan, toplu bir pazar ve reklamcıların hedefi durumuna gelmişlerdir. Birçok reklam, ergenlerin görünüşlerine ve toplum tarafından kabul edilebilir olmaya ilişkin doğal kaygılarını sömürmektedir.

Sonuç olarak bu çağdaki çocukların çoğu, yayın araçlarıyla zihinlerine yapay bir biçimde sokulan toplumsal beklentilere uymak için giysilere, makyaja, koku gidericilere ve saç yaptırmaya çok fazla para harcamaktadırlar.

Genç Erişkinin Kimliğini Arayışı

Ergenlik, temelde bir kimliği arayış zamanıdır . Çocuklukla erişkinlik arasında bir yerde duran ergenin temel sorunu, «Ben kiminedir. İlkel toplumlarda çocukluktan büyüklüğe geçiş genellikle acı verici türden törenlerle kesin bir biçimde belirlenir.

Ama bu sıkıntılar bittiğinde kişi, hiç değilse, nerede durduğunu ve kendisinden ne beklendiğini kesin olarak bilir, Musevi dinindeki Bar Mitzvah  gibi bazı törenler, Batı toplumlarında hemen hemen aynı işlevi yerine getirmekle birlikte, genellikle bu toplumlardaki ergen, rolünün ne olduğunu kesinlikle bilmez. Bunun bir nedeni de bazı çocuklar 16 yaşlarında okulu bırakıp çalışmaya başlarken, ötekilerin bir anlamda, daha “çocukça” bir durum olan öğrenciliği 20 yaşlarına kadar sürdürmeleridir.

İleri toplumlarda değişik zeka ve eğitim düzeylerinden değişik şeyler beklendiğinden, toplumsal rolleri yaşla tanımlamak daha da zordur. Çocukların hangi yaşta seçmen olmalarına, otomobil ve motosiklet sürmelerine, evlenmelerine yada banka hesabı açtırmalarına izin vermek gerekir?

Değişik ülkelerde değişik kurallar  yürürlüktedir. Ve aynı ülkede bir ergenin, örneğin otomobil kullanmasına izin verilirken, ülkesinin yada oturduğu bölgenin siyasal yaşamında kendisine söz hakkı tanınmaz. Bazı haklardan yoksun bırakılarak değersiz olduğuna yada istenmediğine inandırılan ergenler, sokak serserileri olmaktadırlar. Bu sorun bütün ileri ülkelerde vardır. Varlıklarını yapıcı yollarla kanıtlayamayan ergenler, şiddete başvurup bir başka yoldan kendilerini kabul ettirmeyi denemektedirler .

Saldırganlıkla kendini kabul ettirme, çoğumuz için, ergenliğin kaçınılmaz bir yanı olmuştur. Ergen, başkaldıracağı bazı değerler olmazsa kendini nasıl tanımlayacak, kendi başına bir birey, ana-babasından değişik bir insan olduğunu nasıl gösterecektir? Kimliği bulmak için, farkları bulmak gerekir; ergenle ana-babası arasındaki farklar ise, kaçınılmazdır.

Cinsiyet ve bağımsızlık birbirlerine sıkı sıkıya bağlıdır. Cinsellik, ergeni, bir es bulmaya iten biyolojik güçtür ve cinsel yasaklar, bu eşin kendi aile çevresinin dışından seçilmesini gerektirir. Hemen her kültürde geçerli olan yakınları arası cinsel ilişki yasağının birden çok anlamı vardır.

Birincisi, cinsel rekabeti olanaksız kılarak aile içinde tehlikeli bir uyumsuzluk kaynağını ortadan kaldırır. İkincisi, değişik aileleri birbirine bağlayarak toplumsal kaynaşmayı destekler. Üçüncüsü, ergeni aile dışı cinsel deneyim araması için zorlayarak, bağımsız olmaya teşvik eder. (Herhangi bir nedenle evde kalan ergenlerin bağımlılıktan kurtulamadıkları ve olgunlaşamadıkları görülmüştür.) Bu toplumsal ve ruhsal gerekçelerin arkasında, yakınlar arası cinsel birleşmelerin, ailedeki gensel bozuklukları yoğunlaştırma ve ciddi zihinsel ve fiziksel anomaliler ortaya çıkarma olasılığı anlamında biyolojik gerekçeler yatar.

Cinsel Deneyim

Ruhsal açıdan cinsel içgüdünün gelişmesi, duygusal yaşamın önem kazanması ve yeni yeni biçimler almasıyla nitelenir. Ergen sevme yetisi kazanır. Ancak aşkın iki birleştirici unsuru olan cinsel içgüdü ile sevecenliğin bir uyum sağlayarak, karşı cinsten birine yöneltilmesi için belirli bir sürenin daha geçmesi gerekir.

Ana-babayı genellikle büyük kaygılara düşüren ergenlerin cinsel deneyimleri, gerçekte biyolojik bir gerekliliktir. Cinsel deneyim, ergenin bağımsızlığının gelişmesinde bir aşama olduğu kadar, cinsel yaşamı anlama yollarından da birisidir .

Ergenlik çağındaki erkek ve kızlar, yalnız yada karşılıklı mastürbasyonu deneyebilirler. Karşılıklı mastürbasyon, kendi cinsinden yada karşı cinsten kişilerle yapılabilir. Geçici eşcinsel ilişkiler yaygındır ve bu, ergenin bundan böyle eşcinsel olacağı anlamına gelmez.

Ayrıca bu tür ilişkilerin çoğu kez kalıcı bir etkisi olduğu da sanılmamalıdır. Uzmanlar, hep eşcinsel olanların, kısmen gensel bir bozukluk, kısmen de bebeklik sırasındaki duygusal etkenler yüzünden böyle olduklarına inanmaktadırlar.
Ergenlik çağının özelliklerinden biri olan sık sık eş değiştirme, biyolojik ve ruhsal açıdan sağlıklı bir davranış biçimidir. Ergenlik çağındaki oğlan ve kızlar, değişik eşlerle deneyime girme fırsatını bulamazlarsa, gerçek isteklerinin ne olduğunu nasıl öğrenebilirler?

Oğullarının yalnız komşu kızını tanıyıp sonra da onunla evlenmesi, belki ana-babanın hoşuna gidebilir; ama bu tür evliliklerin başarılı olmadığını gören ruh hekimleri, daha çok çeşitli deneylerden geçmiş erkekle kadının kurdukları evliliğin geleceğini daha sağlam ve güvenilir bulmaktadırlar.

Gizlilik Gereksemesi

Cinselliğin temel gizliliği, ergen bağımsızlığını desteklemede önemlidir. Çoğu ana-babalar ergenlik çağındaki çocuklarının onlara güvenmemesinden aşırı kaygı duyarlar. Hattâ bazıları, işi çocuklarının günlüklerini ve mektuplarını okumaya kadar vardırır.

Bazıları ise incinir ve çocukları çok küçükken yaptıkları gibi, onları her şeyi söylemeleri için zorlar. Ancak sırlar, büyümenin gerekli bir parçasıdır ve bağımsızlık dürtüsünün bir parçası olarak saygı duyulmaları gerekir.

Aslında ergenlik sırlarının çoğu, zararsızdır. Zararlı olanlarla ise ana-baba dışında bir erişkinin uğraşması daha iyi olur. Gizlilik, yaşı ne olursa olsun her insanın hakkıdır. Zorla söyletme, sadece kırılmaya yolaçar. Öte yandan ergenler «anlaşılmak» istediklerinden, çoğunlukla ana-baba dışında bir erişkine açılma gereksemesi duyarlar. Ana-babaların, arkadaşlarının ergenlik çağındaki çocuklarıyla, kendi çocuklarından daha iyi geçinmeleri ve onları daha nazik bulmaları, biraz can sıkıcı olmakla birlikte, olağandır.

Ergenler birbirine karşıt itkiler arasında kalırlar. Sırlarını kendilerine saklama istekleri anlaşılma gereksemeleriyle çatışır. Kendi bildikleri gibi yaşama isteklerine, yaşamın o zamana kadar karşılaşmadıkları birçok yönüne ilişkin öğütler isteme gereksemeleri karşı koyar.

Parasal yönden erişkinlere bağlı oldukları sürece, gerçekten bağımsız olamazlar. Ne var ki, bütçe yapmanın ve bir bankada hesap açtırmanın inceliklerini bilmiyorlarsa, kendi paralarını idare etmek bir sorun haline gelebilir. Eğer ne giyeceği yada nasıl davranacağı konusunda öğüde gerekseme duyuyorsa, ergenin toplumsal bir ilişkisini yada karşı cinsten bir arkadaşıyla buluşmasını saklaması çok zorlaşır.

Ana-babaya dayanma, istemediği kısıtlamaları kabul etmesine, çoğunlukla da hayal kırıklığına yol açar. Ama bağımsızlık da aynı derecede istemediği kaygıları içerir. Hem ergenin hem de ana-babanın hoşgörülü olması, bu zor dönemin fazla çatışma olmaksızın atlatılmasını sağlayacaktır .

Ana-Babanın Yerini Alacak Erişkinler

Ana-babayla ergenlik çağındaki çocuklar arasındaki bu kaçınılmaz ve gerekli gerilime, toplum ve aile yaşamının yeniden düzenlenmesiyle bir çözüm bulunabilir. Ergenin destek ve öğüt istediğinde başvurabileceği, aile dışından ama bildiği ve güvendiği erişkinler bu görevi üstlenebilirler.

Konuyla doğrudan ilişkisi olmayan bir erişkin için, ana-babasına karşı gelen bir ergene karşı hoşgörülü ve anlayışlı olmak, çok daha kolaydır. Bazı kültürlerde görülen büyük ailelerde, ergen, ana-babası olmayan, ama kendisiyle ilgilenen erişkinlerle daha iyi geçinir. Böylece yaşam belki her iki taraf için de daha kolay duruma getirilebilir.

Bu Yazıya Tepkiniz Ne Oldu?
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    alk_l_yorum
    Alkışlıyorum
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    d_nceliyim
    Düşünceliyim
  • 0
    _rendim
    İğrendim
  • 0
    _z_ld_m
    Üzüldüm
  • 0
    _ok_k_zd_m
    Çok Kızdım
İlginizi Çekebilir
Büyüyen Çocuk

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir